Nevşehir’in Derinkuyu ilçesinde bulunan Üzümlü Kilise olarak bilinen ama gerçekteki ismi Aziz Theodoros Trion Kilisesi, kaderine terk edilmiş olsa da mimarisiyle sizleri kendine çekmeyi başarıyor. Sadece Mayıs’ın son pazarı açık olan kilise, Osmanlı Devleti zamanında padişah olan Abdülmecid paşa tarafından savaş tazminatı olarak yaptırılmıştır. Deve yumurtası ile toprak birleştirilerek yapılan Aziz Theodoros Trion Kilisesi, bugünlerde bile eşine az rastlanır denge sütunlarıyla görenleri şaşkına çeviriyor. Bu denge sütunlarının özelliği ise deprem sırasında üzerinde bulunan 1-2 santimetrelik boşluklar sıkışınca kilisenin ayakta kalmasını sağlamaktadır. Ayrıca tavan kısmında yer alan hac işaretleri de taşların dengesini sağlamaktadır. Bu hac işaretli taşlar yıkılma sırasında düştüğünde bile kilisenin sadece 1/3 ‘lük bir kesimi yıkılmaktadır.
Kilisenin kapısına geldiğinizde ise kapıyı çevreleyen kemerde bulunan üzüm işlemeleri, salkımlar ve bitkisel motifler vardır. Alt kısmın her iki tarafında yer alan gri üzüm işlemeleri gerçektir, diğerleri sonradan yapılmıştır. Kapı etrafındaki bu işlemelerinin var oluşu Üzümlü kilise denilmesini de bir anlamda açıklamaktadır. Kapının hemen üstünde ise 2 adet deve işlemesi vardır. Bunlar en büyük 2 kardeşin hangisinin tahta geçeceğini temsil eder. Nasıl mı ? Şöyle ki ; babaları ölen iki kardeşin develeri savaşır hangisi galip gelirse o tahta geçer. Beraberlik halinde develere mızrak atılmakta ve hangi deve en son düşerse de o kardeş tahta geçiyormuş.
Kapının hemen sağ tarafında 2 adet mezara benzeyen aslında papazın karısının ve çocuğunun vaftiz edildiği çukurlar vardır. Bu vaftiz çukurlarındaki inanış ise ölen kişiler bu çukurlarda bir gün boyunca bekletilmekte ve üzerinden kaç kişi geçerse de o kadar günahlarının affedildiğine inanırlarmış. Eskiden ölen kişiler değerli eşyalarıyla birlikte gömüldüğünü herkes biliyordur. Aslında vaftiz çukurunda da papazın karısı ve çocuğunun da değerli eşyalarıyla birlikte gömülmüş fakat değerli eşyaları çalınmıştır. Kilisede bir başka çalınan şey ise çandır. Çanın hikayesi bana ilgi çekici gelse de birazda ilginç geldi. Daha önceden araba gibi araçların olmadığı bu yerde develer ve atlarla saldırıya geçiyorlarmış ve bunların ayak sesleri ile de bu çan ayak seslerini melodiye çevirmekteymiş. Bu melodiyi duyan halk da en yakın yerleşim yeri olan kaymaklı yer altına kaçabilmekteymiş.
19.yüzyılının en büyük kiliselerinden biri olan Aziz Theodoros Trion Kilisesi nam-ı değer Üzümlü Kilise, Mimar Sinan’ın yapmış olduğu Selimiye Camisinden örnekler alınarak yapılmıştır. Kilisenin duvarlarına sprey boyalarla yazılamalar yapılıp ne kadar çirkin bir görüntü oluştursa da kilisenin çevresini gezip, kapıda bekleyen ilkokul yaşındaki çocuklara kilise tarihi hakkında bilgi edinmeniz gerçekten paha biçilemez bir duygu. Kısaca şunu belirtmek istiyorum bakım yapılarak hizmete açılsa Avrupadaki örnekleriyle yarışabilecek mimariye sahip bir kilise.