Aydın/Çine sınırları içerisinde yer alan ve Doğanyurt köyünün bulunduğu yerde, Marsyas (Çine) çayının batısına konumlanmış bir kenttir. Bölgenin önemli Karia yerleşimlerinden biri olmakla birlikte, yol güzergahları üzerinde yer almasından dolayı ve stratejik konumundan dolayı tarihte yerini almayı bilmiştir. Antik yazar Heredotos’da adını iki kez duyduğumuz Alabanda, bir kez Karia bir kez de Phrygia kenti olarak gösterilir. Strabon ise iç kesimde bulunan önemli 3 yerleşkeden bahsederken Mylasa, Stratonikeia ile birlikte Alabanda’dan da bahseder.
Kent isminin nereden ve nasıl geldiğiyle ilgili bir çok tez vardır. Stephanos Byzantios, Kar dilinde ala kelimesinin at, banda kelimesinin ise zafer anlamına geldiğini söyler. Mythos’a göre ise Kral Kar, süvari alayı ile kazandığı zaferden dolayı oğluna Alabandos ismini vermiştir. Farklı bir söylencede ise kent Euhippos isimli Karia’lı kahramanın oğlu Alabandos tarafından kurulduğudur.
Alabanda ile ilgili ilk bilgilere Hitit kaynaklarından ulaşıyoruz. II.Mursilis’in (M.Ö 1345-1315) Ahiyawa üzerine düzenlediği seferler sırasında izlediği yol ve geçtiği kentleri belirlemek üzere araştırmalar yapılmıştır. Araştırmacıların Ion ve Karia metinleriyle Hitit kaynaklarını özdeşleştirme çalışmalarında Waliwanda’nın Alabanda olabileceğini düşünmüşlerdir. Mursilis Alabanda’dan (Waliwanda) Alinda’ya (Iyalanda) oradan da Miletos’a (Millawanda) ulaşmıştır. Bu bilgilerin doğruluğunu kabul edersek, Alabanda’nın M.Ö. 2binlerde yerleşim gördüğünü varsayabiliriz.
Ayrıca Heredotos kaynaklarında, Pers Kralı Xerxes’in M.Ö. 480 yılı Yunanistan seferi sırasında Artemision Deniz Savaşı hakkında bilgi verirken Alabanda tyranı Aridolis’ten söz etmiştir. Yani, kentin M.Ö.5.yy’da Persler ile yakın ilişkide olduğunu anlayabiliriz.
M.Ö.3.yy sonlarında Seleukos kralı III.Antiochos tarafından Makedon göçmenler yerleştirilerek kolonize edilen kent bu dönem ilk sikkesini basmak ile birlikte belli bir süreliğine Antiokheia Khrysaor adını taşımıştır. Bu durum M.Ö. 190 yılında Magnesia Savaşında yenilmesine kadar devam eder. V.Philippos’a karşı verilen mücadele de Roma müttefikleri arasında da adı geçen kent M.Ö. 167’de Mylasa ile birlikte Rhodos’a saldırmış ve kazanılan zafer ile birlikte Roma senatosu kararı ile Karia toprakları özgürlüğüne kavuşmuştur. M.S.3.yy’a kadar para basımına devam eden kent daha sonrasında Aphrodisias Piskoposluğuna bağlı bir merkez olmuştur. Alabanda, sonuç olarak Türk dönemine kadar yerleşim görmeye devam eden bir kent kimliğindedir.
Bizans döneminde kent sınırlarında küçülmeye gidilmiştir. Got ve Arap akınlarının bunun en önemli nedenlerinden biri olduğu düşünülmektedir. Bizans döneminde de önemli bir kent rolü olduğu düşünülen kentten, İmparator VII.Constantinus (M.S. 913-959) Thematibus adlı kitabında bahsetmiştir. Anadolu’daki en büyük 20 kent arasında olduğunu belirtmiştir.
Bizans surlarının bitişiğinde kalan Apollon Isotimos Tapınağına ait günümüze çok fazla bir şey kalmamış olsa bile Bizans döneminde vaftizhane olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Bouleterion’un yakınında yer alan ve o dönemde politik, dini ve ticari faaliyetlerin gerçekleştiği Agora
Alabanda Kent Bouleterion’u ile ilgili çok fazla bilgi olmasa bile azımsanmayacak kadar büyük olduğunu gözlerimizle görebiliyoruz. İlerleyen dönemlerde burada çalışmalar bittiğinde Alabanda muhteşem Bouleterion’u geri kazanacaktır.
Roma İmparatorluk döneminin en önemli ve şehirlerin olmazsa olmazı hamamlardır.
Zeus Khrysaoreus Tapınağı, kısa kenarda 6, uzun kenarda 11 yivsiz sütunu olan tapınak periptelos planlıdır. 1904 yılında çalışmalarına başlayan Ethem Bey, Dor planlı olarak adlandırmıştır. Ethem Bey’in yaptığı çalışmalarda teras üzerinde Artemis-Hekate figürini, naosta ise Apollon ve diğer yüzünde lyra betimi olan M.Ö. 280-260 yılları arasına tarihlenen 56 adet bronz sikke bulunmuştur.
Kent kuzeyinde doğal bir yamaca yerleştirilen ve Helenistik döneme tarihlenen tiyatronun Roma döneminde bazı değişiklikler yaşadığı düşünülmektedir. Gladyatör ve farklı dövüş oyunları için bir takım değişiklikler yapıldığı düşünülen tiyatronun ana 3 evresi olduğu varsayılıyor. 6200 kişilik olduğu düşünülen tiyatro ilk evrelerinde sahne gösterilerine ev sahipliği yaparken Roma dönemi popüler eğlencelerine yer vermesiyle birlikte bu değişiklikler olağan gözüküyor. Yine Roma döneminde sahne binası düzenlemeleri için yakınındaki Zeus Khrysaoreus tapınağından gnays bloklar sökülerek burada kullanıldığı görülüyor.
Alabanda Genel 🙂
Ulaşımı kolay ve gezmesi gerçekten keyifli olan bu kente giriş için herhangi bir ücret ödemiyorsunuz. Yolunuz düşerse kesinlikle göz atmanızı öneririz. Mutlu ve arkeolojili günler.