Tarihte ünlü Kral yolunun başlangıcı olan ve Lidya devletine başkentlik yapan Sardes, Manisa’nın Salihli ilçesinde yer almaktadır. 3 bin yıllık yerleşimin adı yazılı kaynaklarda Sart diye geçse de bir çoğumuz burayı Sardes diye telaffuz etmekteyiz. Yunanca da Sardeis, Lidyaca Sfard ve Farsçada Sparda diye telaffuz edilen Sardes, para basan ilk devlet olarak kayıtlara geçmiştir. Zenginliğin bir kısmını da Paktolos (Sard) çayının beraberinde getirdiği altın tozlarına borçlu olan Sardes’in bu özelliği Lidya birliği içinde ayrı bir yere sahip olmasını sağlamıştır. Çıkarılan bu altın tozları altın işleme evlerinde işlenirdi. 7 kilometre kuzeyinde bulunan kraliyet Tümülüsleri (Bintepeler) Lidyalıların servet ve gücünün simgesi olan Sardes, zenginlik ve savunma sistemiyle antik dünyanın önde gelen şehirleri arasında gösterilmekteydi.
Kent planlaması kusursuz bir şekilde dizayn edilen Sardes, Mezopotamya dışındaki en büyük savunma duvarı ile çevrelenmiştir. Bu önemli ve zengin Lidya şehrinin günümüze kadar gelmiş bir çok yapısı ise; Dükkanlar, Kütüphane, Sütunlu cadde, Sinagog, Gymnasium, Hamam, Artemis Tapınağı ve altın arıtma evleridir.
Sardes antik kentinde bu kadar görkemli kalıntılarla karşılaşacağımızı hiç tahmin etmiyorduk. Bizi en çok büyüleyen Gymnasium olsa da, Sinagog ve Artemis Tapınağı da bir o kadar övgü hak eden yapılar arasında yerini aldı diyebiliriz. İlk ticaret yolu olan Roma caddesi, 2500 yılı aşkın süre boyunca doğu-batı yönünde Sardes’den geçen yolların en önemlilerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Roma döneminde kentsel yaşamda önemli bir yere sahip olan bu cadde, 12 metre genişliğinde ve mermer bloklarla kaplıymış. Hatta bazı mermer blokların üzerinde yaya ve araç trafiğine ait izlerin görüldüğü gibi, yerel halk tarafından kazınmış grafitiler de bulunmaktaymış.
Bu cadde üzerinde sıra halinde bulunan Bizans dükkanları ise şehrin ticari aktivitelerinin yaşandığı yer olarak da bilinir. Dükkanlar ile gymnasium arasında kalan Latrina yani tuvaletler inşa edilmiş. Bunlar o dönemde kullanılan ilk tuvaletler. 45-50 santimetre aralıklarla oyulmuş tuvaletler, iki düzine insana aynı anda hizmet verebilmekteymiş. Oturakların altında hamamdan gelen su ile temizlenen derin bir kanal ile temizlenen latrina da ayakta duran Dionysos ve giyimli bir kadın heykeli de bulunarak, müzeye kaldırılmıştır.
Sardes antik kentine gelindiğinde ilk dikkati çeken ve gözlerinizi alamadığınız yapı ise Gymnasium’dur. Hemen arkasında konumlandırılan hamam kompleksi ise spor sonrasında sporcuların yıkanması için yapılmıştır. Gymnasium arkasında bulunan havuz ise caldarium (soğukluk) odasında bulunmaktadır.
Gymnasium güneyinde Roma imparatorluk döneminden kalan Sinagog vardır. Sütunlu bir giriş avlusu ile bir ana mekandan oluşan Sinagog, yaklaşık bin kişilik kapasiteye sahiptir. Ana kapıdan giriş yaptığınızda yer mozaikleri, çeşme ve çeşme etrafındaki sütunlar sizleri büyülemeyi başarıyor. Ön avlunun ortasında bulunan orijinal mermerden yapılmış vazo görünümlü yapı, cemaatin ayin öncesi ellerini yıkadıkları bir tür çeşme olarak kullanılmış. Yerlere döşenen mozaikler M.S.5. ve M.S.6. Yüzyıllarda döşenmiş. Karmaşık düzen içinde yapılmış olan bu mozaikler, bir tür halıyı andırmaktadır. Günümüze çok iyi korunarak gelmiş olan bu yapı o dönemlerde zengin Musevi cemiyetinin dini merkeziydi. İncil’in vahiy bölümünde, Hristiyanlığın batıya yayılmasında önemli bir yer teşkil ettiğini ve Batı Anadolu’daki 7 kiliseden birinin Sardes olduğu belirtilmiştir.
Antik kentin en dikkat çeken yapısından birisinin Gymnasium olduğunu söylemiştik. Roma hamamlarına geçiş bölümüne yapılan iki katlı yapı M.S.2. yüzyılda imparatoriçe Julia Domna ve oğullarına ithaf edilerek inşa ettirilmiştir. O döneminin kralı Severius tarafından yaptırılan Hamam-Gymnasium kompleksi, kare avlusu, etrafını çevirdiği sütunlar, sütunlar üzerindeki yazıların tamamına yakının korunması ve 23 bin metrekare alanı kaplayan yapısıyla tam bir anıtsal yapı. Mevcutta görülen üç giriş kapısının, ilk evresine ait olmayıp sonradan açılmıştır. Gymnasium’un arkasında birde termal havuz mevcuttur. Palaestradan (Avlu) hamam bölümüne geçişi sağlayan iki katlı ve sütunlu mekan, mermer avlu olarak adlandırılmaktadır. Tipik birer Roma hamamları geleneği Sardes’de de devam etmiş. Soğuk, ılık ve sıcak su odalarında yıkanarak, sohbet ederek, egzersiz yaparak serbest zamanlarını değerlendirmişlerdir.
Sardes antik kentinde ana yolun diğer tarafına içeri doğru ilerlediğinizde dünyanın en büyük ve en iyi korunan tapınaklarından birisi olan Artemis tapınağıyla karşılaşırsınız. Orjinalinde tanrıça Artemis’e ithaf edilen yapı Efes ve Magnesia’daki gibi batıya bakmaktadır. Tapınağın iki sütunu hiç zarar görmeden günümüze kadar gelmiştir. Helenistik dönemde yapımına başlanan tapınağın o dönemde sadece ana binası (cella) bitirilmiştir. Roma dönemiyle yapılan ana oda ikiye bölünmüştür. Doğu tarafa açılan kapı ile de çift ana odalı yapıya dönüştürülmüştür. Büyük bir olasılıkla bu durum Artemis kültü yanında İmparatorluk kültünün yanında yer alması için yapılmış. İç sütunlar kaldırılmış e imparatorlar ile eşlerine ait 8,5 metre boyunda heykeller doğu ana odaya yerleştirilmiştir. Aynı dönemde dış sütunlar yapımına başlanmış ama bitirilememiştir. Ayin ve törenlerin yapıldığı Artemis tapınağı, 800 yıl boyunca kullanılmasına rağmen hiçbir zaman tamamlanamamıştır. Tapınağın bitişiğinde yer alan moloz taştan ve tuğladan yapılmış olan kilise, Artemis tapınağın terk edilmesinden sonra 4.yüzyılda inşa edilerek, 600’lü yılların başına kadar Hristiyan ibadethanesi olarak kullanılmıştır.
Tarihi kütüphanesi ve tarihte bilinen ilk tiyatro kalıntıları da mevcut olup gün yüzüne çıkarılmayı beklemektedir. Sardes’in yaklaşık 5 kilometre kuzeyinde yer alan “ Bin Tepeler” ismiyle anılan yaklaşık 85 tane Tümülüs’ten oluşan ve Lidya kraliyet mezarlığı da sizlerin ziyaretini beklemektedir.