skip to Main Content
Kibyra Antik Kenti

Lidya ve Roma uygarlığı kentlerinden birisi olan Kibyra, Burdur’un Gölhisar’a bağlı Uylupınar köyü çevresindeki ve Gölhisar Gölü kıyısındaki kayalık tepeliklere yayılmış olan bu yerleşimdeki arkeolojik bulgular, erken demir çağ’dan itibaren insan faaliyeti olduğunu gösteriyor. Yani bu yerleşim, Kibyralıların muhtemelen M.Ö. 4’üncü ila 3’üncü yüzyıllarda, Kibyra’ya taşınmadan önce yaşadıkları bir şehir olarak tahmin ediliyor.

Antik şehre girerken sol tarafta bulunan stadyum  200 metre pist uzunluğu ve 12 bin kişilik kapasitesiyle en ihtişamlı beş stadyumdan birisi olarak Kabul görmektedir. Stadyum ilk yıllarda sportif amaçlarla kullanılsa da zaman geçtikçe gladyatör savaşları yapılmaya başlanmışıtr.

Antik coğrafyacı Strabon; Kibyralıların demir işçiliği ve kakmacılıkta usta olduklarını da söylemekte. Fakat yazılı kaynaklar ve arkeolojik araştırmalar, buranın ayrıca dericilik ve seramik üretiminde de önemli bir merkez olduğunu gösteriyor.

Dünyanın en büyük odeonu Kibyra antik kentindedir. Antik çağlarda müzik ve konserlerin verildiği Roma döneminden itibaren bölgenin mahkemesi olarak işlev gördüğü ve kararların verildiği odeon, 3500 kişilik kapasiteye sahiptir. Odeon binasının zemininde yer alan “Medusa” figürlü mozaik de dünyada zemine döşenmiş ilk Medusa figürü olarak kabul görür. Birazcık bu Medusa’dan kısaca  bahsetmek gerekirse; Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgon’dan biridir. Bu üç kız kardeşten yalnızca yılan saçlı Medusa ölümlüdür ve kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. Bu sebeple Antik dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak için Medusa kabartmaları ve resimleri kullanılmıştır.

Kibyra antik tiyatrosu 7500 kişiliktir. Tiyatro da oturma kısımlarının oldukça dik formda olması sahneye olan hâkimiyeti artırmaktadır. Tiyatrodaki oturma yerlerine, günümüzde güneydeki süslü kapısı tamamen sağlam durumda ve görülebiliyor. Tiyatronun hemen bitişinde yer alan kilise ve tapınağa ait kalıntılar henüz gün yüzüne çıkmamıştır. Stadyum ve Odeondan sonra en büyük yapı ise hamamdır. Hamamın en büyük özelliği ise Anadolu’daki en büyük hamam olma özelliğini taşıyor olmasıdır. Hamamda ısıtma sistemi alttan mermerlerin ısıtılması şeklinde tasarlanmıştır.

Tiyatrodan yukarıya uzanan yolda soylular ve zenginler için dizayn edilmiş Agora(Pazar) mevcuttur. Agora içerisinde fırınından,  balıkçısına, restauranttından, dinleme alanlarına kadar her şey mevcuttur. Balıkçının canlı balık sattığı havuzu, restauranttaki fırın, bulgur veya pirinç satanların terazileri günümüzde de görülmektedir.

Yapılan araştırmalarda bugüne kadar sadece antik yazıtlardan bilinen gösterişli kırsal mülkler ortaya çıkarıldı. Araştırmalar kapsamında bu kırsal mülklerden dördü, imparatorluk ailelerine ve Roma soylularına ait çıktı. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nden araştırmacılar, Kibyratis dağlarında ortaya çıkarılan mülklerden birinin, İmparator Marcus Aurelius’un ailesine (M.S. 161-180) ait olduğunu söylemektedir.

Yolunuz Burdur’dan geçiyorsa bu tarihe yerinde tanıklık etmek istiyorsanız birde antik kent sizler için hayatınızda önemli bir yere sahipse, bence burası görülmeye değer ender  şehirlerden bir tanesi olma özelliğini taşıyor.

Odeion
Odeion
Medusa Döşemesi
Odeion ve Medusa Döşemesi
Odeion

Yazıt

Tiyatro
Tiyatro
Tiyatro

Agora içindeki Canlı Balık Satılan Havuz

Agora içindeki Dinleme yeri
Agora içinde yer alan yerler
Agora içerisindeki yer döşemeleri
Agora
Agora

Agora ait Giriş Kapısı

Stadyumda Gladyatörlere ait Giriş Kapısı
Stadyum

Stadyum
Stadyum

Back To Top