skip to Main Content
Büyük Üstatlar Sarayı Ve Rodos Kalesi

2400 yıllık geçmişi, sokaklarıyla, tarihi dokusuyla Şövalyeler Diyarı olan Rodos, 12 Yunan adasının içerisinde en büyüğü olan Rodos, Antik Kent plancısının ise Miletus olduğu bilinmektedir. Rodos Antik Kenti stratejik konumu nedeni ile Doğu Akdeniz’in en önemli denizyolu ticaret merkezlerinden biri olmuştur. MÖ 3. yüzyılda şehir denizcilik, ticaret ve kültür merkeziyle gelişti ve şehrin parası Akdeniz’in her tarafında dolaşımda idi.

Rodos’un meşhur felsefe okulu bilim, edebiyat ve hitabeti İskenderiye’li üstadları ile paylaşıyordu. Tanınmış isimler Rodos’ta bir okul kuran Atinalı hitabet Aeschines, Apollonius of Rhodes (MÖ 3. yüzyıl-MÖ 246, epik şair, bilim adamı ve İskenderiye kütüphanesi direktörü),astronom Hipparchus ve Geminus ve hitabetçi Dionysios Trax. Heykel okulu zenginlik, dramatik stilde gelişim göstermiş.  Ada M.Ö. 3.ve 5. yy. da Roma ve Bizans ev sahipliği yapan, sonrasında St. Jean Şövalyeleri tarafından işgal edilmiştir. 16.yy. kadar Şövalyeler tarafından yönetilen ada, sonrasında Osmanlı Devletine 6 ay dirense de Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedilmiştir.

Şövalyeler Döneminden kalan en önemli eserlerden birisi olan Büyük Üstatlar Sarayı, Eski Şehir’in en yüksek bölgesinde yer almaktadır. Eski Kent’te dolaşmaya başladığınızda dikkatinizi çeken en önemli yapılardan birisidir, Büyük Üstatlar Sarayı. Rodos adasına girdiğiniz andan itibaren bu şövalyeler ismi her yerde duymanız mümkün. Aslında sürekli bu şövalyelerden bahsediyoruz. Bu Şövalyeler kimdir biraz da ondan bahsetmekte fayda var.

Rodos Şövalyeleri, Aziz Yuhanna Şövalyeleri ya da Hastane Şövalyeleri olarak anılan ve esasen bir tarikat olan bu örgütlenme 1099 yılında kurulmuş. Rodos’u üs seçtikleri için Rodos Şövalyeleri adını almış.Bir hayır kuruluşu olarak çalışmalara başlayan örgütlenme, St.John yani Aziz Yuhanna’yı önder kabul eden bir Katolik yapılanmaya sahip olan ve Kudüs’e giden yoksul ve hasta hacı adaylarına konuk ve tedavi etmek amacı ile kurulmuş. Hospitaller olarak anılmasının sebeplerinden biri bundan dolayıdır. Katolik kilisesine bağlı olan bu yardım kuruluşu tarihin bazı dönemlerinde bağımsız bir devlet olarak güçlü bir ordu ve donanmaya sahip olmuşlardır. Merkezi İtalya Roma kentinde bulunan tarikat (Malta Tarikatı) Avrupa, İslam ve Osmanlı tarihinde büyük izler bırakmıştır. Sayıları 2000’lerde belirtilen şövalyeler, kendilerini sadece Papa’ya karşı sorumlu hissetmişler.

Zırhlarının ve uzun mantolarının üzerinde beyaz haç ile tanınan bu şövalyeler, Haçlı Ordusunun süvari birliği olarak en çetin çatışmalarda düşman ile savaşmışlardır.Şövalyelerin kuruluşunun ne zaman olduğu kesin olarak bilinmemek ile birlikte bugün Büyük Üstatlar Sarayı namı değer Rodos Kalesi bugün Eski Şehir’de müze olarak ziyaretçilerine hizmet vermektedir. Sarayın içerisinde Rodos’a ait antik ve orta çağ kalıntıları ile arkeolojik eserler sergilenmektedir.

Rodos Kalesi

Rodos Kalesi ortaçağdan kalma, iyi korunmuş ve tarihi kalelerinden biri olarak söyleyebiliriz.  İlk etapta Hospital Şövalyelerine ait olan hisar, saray, karargah ve kale olarak kullanılmıştır. Hospital şövalyeleri, Rodos Adası’nı istila ettikten sonra kaleye de el koyup, bir karargaha ve saraya çevirmişler. 14. yüzyılın sonlarına doğru kalenin bakımını yapıp, tadilatını gerçekleştirdikten sonra saray sonradan 1481 yılındaki depremde büyük hasar görmüş ve yeniden tadilat edilmiştir.

Saray ve karargah olarak kullanılan bu ihtişamlı yapıt, Türklerin de ilgisini çekmiştir. Bu sebeple 1440’da Mısır Memluk sultanı, şehri 40 gün boyunca kuşatmış fakat başarısız olmuştur. 1480’de II. Mehmet’in birlikleri tarafından kuşatılan Rodos yine alınamamıştır. 1522 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman zamanında kuşatılan Rodos, Osmanlı İmparatorluğu tarafından alınmıştır. Bundan sonrasında saray olarak kullanılan Rodos, kale ve karargah ve hapishane olarak kullanılmıştır. Yaklaşık 400 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalan Rodos Adası, şimdilerde Eski ve Yeni şehir olarak ayrılmıştır.  Ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken ve eski şehir olarak adlandırılan kısım, Rodos Kalesi’nin içinde kalan kısımdır. Altı kapısı olan bu kısım, içerisine girildiğinde adeta başka bir diyara girilmiş hissi vermektedir. Taş kaldırımlarında yürürken; şövalyelerin binaları, surların içine çevrilmiş siperler, kiliseler, camiler, saraylar ile oldukça ilgi çekici bir kasabadır. Burada farklı kültürlerin yansımalarını fark etmemek mümkün değildir. Ayrıca Kale, bir zamanlar ‘Eski Pazar’ olarak adlandırılan birçok hediyelik eşya dükkanı, mağaza ve kuyumcuya ev sahipliği yapmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Back To Top